Çocuklar mayolarını giymiş, kürekleri kovaları ellerinde iskelenin yanından denize giriyorlar. Anneler akşam pişirecekleri sebzeleri yanına almış, çocuklar deniz kenarında onları ayıklıyor. At arabalarının geçtiği yollar, pastaneden taze çıkmış poğaça kokusuyla dolan sokaklar, vapur saatlerine ayarlanmış günler. Ama bir saat var ki önemli... Tüm Büyükdere sakinlerinin bildiği bir saat bu; 19.00.
Tarihi dokusu korunarak modern zamana uyarlanan Eski Büyükdere İskelesi, iki kıtayı birbirinden ayıran ama sayısız kalbin birleştiği masalsı aşka şahit olan İstanbul Boğazı’nın kıyısında kendi masalınızı yazacağınız düğününüz ve özel davetleriniz için sizi bekliyor.
Tarihi dokusu korunarak modern zamana uyarlanan Eski Büyükdere İskelesi, teknik ekipman desteği ve profesyonel personeli ile organizasyonlarınızda kendinizi ayrıcalıklı hissedeceğiniz üst düzey bir hizmet sunmak üzere sizleri İstanbul Boğazı’nın kıyısında bekliyor.
Ma-i Café & Restaurant, 1853 yılında hizmete açılıp 131 yıl boyunca dönemin masumiyetine şahit olduktan sonra tarihi dokusu korunarak özen ve tutkuyla restore edilen Eski Büyükdere İskelesi’nin içinde bulunuyor.
İskelenin giriş bölümünde yer alan pasaj, aynı zamanda gündelik hayatın devam ettiği iskeleye hayat veren bölüm... 200 metrekarelik alan içinde çeşitli dükkanlar yer alıyor. Yüksekliği 4,25 olan bu alan hem etkinliklere fuaye olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda başlı başına bir sergi alanı olarak da değerlendirilebilir
Saatler 19.00’u gösterdiğinde sokaklarda başka bir hareket başlayacak. Mesaiye giden erkekler Eski Büyükdere İskelesi’ne yanaşan vapurdan inecek, onları karşılamaya gelmiş güzel eşleri, nişanlıları ya da sevdikleri ve de çocuklarıyla kucaklaşacak. Neredeyse bir seremoniye dönüşen bu karşılama, belki o günleri yaşamış olan onlarca insanın hatıralarında hep yaşayacak.